Gassân Fayiz Kanafâni, Britanya’nın mandası olduğu dönemde Filistin’de dünyaya gelir. Müslüman ve avukat olan bir babanın oğlu olan Gassân, 1948 savaşı esnasında ailesiyle birlikte sürgüne gönderilene dek, Fransız misyoner okuluna devam eder. Lübnan’da kısa bir süre kalan ailesi Şam’a yerleşir. Gassân ortaokulu burada bitirir ve 1952’de Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’ndan [UNRWA] eğitim sertifikası alır. Aynı yıl Şam Üniversitesi Arap Edebiyatı Bölümü’ne kaydolur ancak panarabist Arap Milliyetçileri Hareketi’ne katıldığı için 1955’te sürgün edilir. Onu Arap Milliyetçileri Hareketi’ne [MAN] kazandıran isim Dr. George Habaş’tir. İkili 1953 yılında tanışmıştır. Hazırladığı tezin başlığı “Siyonist Edebiyatta Irk ve Din”dir. bu tez sonrasında kaleme aldığı Siyonist Edebiyat Üzerine isimli 1967 tarihli çalışmanın temelini oluşturur.
1955’te Kanafâni Suriye’yi terk edip eğitmenlik yapmak amacıyla Kuveyt’e gider. Ertesi yıl Arap Milliyetçileri Hareketi’nin Ra'i [Görüş] isimli gazetesinin editörü olur. Ardından Habaş 1960 yılında kendisini Beyrut’a taşınıp MAN’ın resmî yayın organı olan Hürriye’nin [Özgürlük] yayın kuruluna katılması konusunda ikna eder. Kuveyt’te iken Kanafâni birçok kısa hikâye kaleme almış ve Marksizmle ciddi bir biçimde ilgilenmeye başlamıştır.
1962 resmî evraktan mahrum olması sebebiyle yeraltına çekilmek zorunda kalan Kanafâni, ertesi yıl Nasırcı ilerici gazete Muharrir’in [Kurtarıcı] yazı işleri müdürü, bu gazetenin uzantısı olan haftalık dergi Filastin’in [Filistin] de editörü olur. 1963’te ilk ve en çok bilinen romanı Güneş’teki Adam yayınlanır. Roman birçok dile çevrilir ve defalarca senaryolaştırılır.
Üretken edebî faaliyeti, yenilikçi tekniklerinden ötürü epey takdir toplayan üslubu, sahip olduğu toplumsal bilinç ve Filistinlilerin içinde yaşadıkları koşullara dair herkesçe rahat anlaşılan görüşleri kendisine 1966 yılında Lübnan Edebiyat Ödülü’nü kazandırır. Ödül, esas olarak kaleme aldığı Sana Kalan Her Şey isimli kısa romanına verilir. Ölümünden sonra ise 1975’te Afrika-Asya Yazarlar Konferansı Lotus Ödülü’ne layık bulunur. Modern Arap romancılığında önemli bir sima olan Kanafâni, aynı zamanda 1966 ve 1968 yıllarında kaleme aldığı, İsrail işgali altında üretilen Filistin Edebiyatı’na ilişkin iki çalışmasında “direniş edebiyatı” kavramını gündeme getirir.
1967’de Kanafâni Nasırcı gazete Enver’in [Aydınlanma] yayın kuruluna girer. Gazeteye ek olarak çıkartılan haftalık derginin yazı işleri müdürlüğünü yapar ve dergiye geniş bir okur kitlesine ulaşan, görüşlerini içeren yazılar yazar. Aynı yıl, feshedilen MAN’ın radikal Marksist Filistin kolu olarak ortaya çıkmış bulunan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin [FHKC] kuruluş sürecine dâhil olur.
Polit büroya seçilen ve örgütün resmî sözcüsü olarak atanan Kanafâni, Temmuz 1969’da FHKC’nin Hedef isimli haftalık yayın organında çalışmak amacıyla Enver’den istifa eder. Aynı yılın sonunda iki kısa roman daha kaleme alır: Hayfa’ya Dönüş ve Saad’ın Annesi. Bu süreçte üçüncü romana başlar ve bir kısa hikâyesini tamamlar.
Yakın ilişki içerisinde olduğu Habaş ile birlikte Nasırcı panarabizmi terk ederek devrimci Filistin milliyetçiliğine doğru bir dönüşüm içerisine girer. FHKC’nin sözcüsü ve örgütün 1969 tarihli Ağustos Programı’nın yazarı olarak Kenefâni, Filistin mücadelesine dönük derin bağlılığını her fırsatta, sürekli olarak gösterir. 9 Temmuz 1972’de, FHKC’nin yirmi altı kişinin öldüğü, Lod Havalimanı’nda üç Japon Kızıl Ordu mensubu gerillanın saldırısının sorumluluğunu üstlenmesinden birkaç hafta sonra, otuz altı yaşındaki Kenefâni ve küçük yeğeni Mossad’ın arabasına yerleştirdiği bombanın patlaması sonucu ölür. Ölümünden kısa bir süre sonra, tek tarih çalışması olan 1936-1939 Arası Dönemde Filistin’de Devrim isimli, doğduğu ayda başlayan halk ayaklanmasını inceleyen çalışma yayınlanır. Aralarında 1966 tarihinde yazmaya başladığı çalışma dâhil, birçok roman bitme imkânı bulamadan masasının üzerinde kalır.
Ölümü sonrası Kanafâni halk tarafından ölümsüzleştirilir. Doğum günü olan 9 Nisan Filistin’de ulusal bir etkinliğe ilham verir. Filistinliler, o gün Kanafâni’yi ve eserlerini anarlar. Aynı gün İşgal Altındaki Topraklar’da grevlerle ve gösterilerle karşılanır. Suikasttan beri Hedef dergisinin her kapağını o güzel yüzü süsler. Danimarkalı eşi Anni Hoover iki çocuğu ile birlikte Beyrut’ta kalır. Gassân Kanafâni Kültür Vakfı’nın çalışmalarını yürütmektedir.
Her şeyin ötesinde Gassân Kenefâni, kendi döneminin bir ürünüdür. Onun gazeteciliği ve romancılığı, halkının ve kendi neslinin dertlerini ve arzularını başarıyla anlatmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder