Yola düştüğümde üzgündüm
aklımda lambaların ışığı, çavlanların sesiyle.
Sevdiğim dizeleri boza boza sığındım gölgene,
Çürüyen yaprakların sessizliğiyle inciniyorken ağaçlar,
Sabahın ezgisiyle başladım sana ve güne
ey tahtayı oyan nem!
Geçiyorum senden upuzun bir yağmur kokusuyla,
Toprak damlı evlerin
Sıla diye ezberlenmesinden, evet susuzluktan
Dağ denilen o masalsı vurgudan...
Kuytuları döve döve büyüyor ıssızlık.
Bakarsın yalnızlık da çoğalır
bir kalp atımı mesafesinde,
suskunluk da bir görgü biçimidir
Deneye yenile uzaklara karışan
telaşlı güzel kadınların billurlaşan gözyaşlarında
aşkla sevişiyoruz ne de olsa
zamanın hırçın dudaklarında
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder