bir avuç soğuk kül
saçılan bir ışık
duvarın yarığına sıkıştı ve orada kırık cam parçaları gibi
dondu
al gönlümü
bir üç yıl daha, bir şey kalmadı
gönlümün kalıntılarını bir duvarın veya bir mezarın gölgesi için bir selvi gölgesine bağışladım
Bakın, ben
bir avuç bitkinlik, kuru bir derenin yanında
kurumuş bir kamışım
hayatta kalanlar tarafından uzak dinlenmelere dağılmış duman ve serap
Mermer gibi hissettiren ellerim
ölü bembeyaz
ya da
karanlığın yükselişi
eğer gözler loşsa
kargalar bu yorgunluğun sabahlarını aydınlatıyor
ve bana bir yıl daha verme
sandalyeler, kağıtlar
pencereler benden bıktı
beni korkutan düşünceler
ve korkum beni ürkütür
yollar beni patikalara verdi
evler bana gölgelerini verdi
uzaklarda ayak seslerimi kaybettim
uzaklarda yankılandım
Şimdi beni al
o parmaklarımdan, yaşlı kadınların dokunuşlarından, parlayan bir öpücükle kuruyan ıslak dudaktan
ışıltılı bir kahkahadan ve ruhumun gizemlerinin daha derinden açığa çıkmasından
geriye hiçbir şey kalmadı
ve benim gözlerim kale duvarlarındaki pencereler gibi
sönmüş cam ocaklarıdır
gözlerim kördür, görmezler
görseler her zerre katı olur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder